Ağustos 29, 2010

Handmade Photomontage.

Öncelikle bulabildiğim en saçmasapan başlığı bulduğumu itiraf etmeliyim. Gerçi ilk aklıma gelen de oydu ama gerçekten çok saçma.
Neyse.

Gazetelere göz atıyordum. Sonra elime sırf magazin haberinden oluşan bir gazete eki geldi. Bir sürü süslü kadın fotoğrafı falan var böyle. Komikti cidden :D Yok bilmemkim davete gitmiş, onu giymiş, dekoltesi açılmış, o boşanmış onla evlenmiş yeni cipleriyle geziyorlarmış falan.
Sonra dedim ki, bu bahsi geçen insanların fotoğraflarını kesip kafalarını birbirine monte etsem ben, ne komik olur. 
Bir de dizi, mayo, tekne reklamları falan vardı. Onlar da kestim. 
Kestim, yapıştırdım, fotoğrafladım falan. Ortaya şunlar çıktı:

Küçük Kadınlar Stayla.
Küçük Kadınlar Stayla 2.
Favorim bu.
Hande Yener'in Kafası uu.

Ay ne çirkin.


Ağustos 27, 2010

İtici, iğrenç.

Antrenmana gidiyorum bu sabah.
Yine her zamanki caddeden yürüyorum falan. 
Gördüğüm manzara karşısında dünyam yıkıldı! 
Dünyada en itici bulduğum görüntü, parmak arası terlik içindeki erkek ayağı, karşımdaki duraktan bana gülümsüyordu...
İlk başta uzun uzun baktım. Sonra sabahın erken saati, etrafta insan yok falan. Telefonu çıkartıp fotoğrafını çektim. (Neden yaptım bilmiyorum ama olsun. Malzeme oldu)



Üf ama yaa...
Sonra çıktım. 
Eve yürüyorum. 
Yine aynı cadde falan.
Abi olamaz böyle bir şey ya...
Adam bildiğimiz kot pantolonun altına parmak arası terlik giymiş. Direk fotoğrafladım. Hiç çekinmedim ama gören de olmadı. 
Biliyorum yaptığım hoş değil ama yapmak istedim neyse.

Pek net değil özür. Sol taraftaki adam işte öf.

Aynı gün içinde bunları görmek hoş olmadı bence... Evet hem de hiiç...






Ağustos 22, 2010

Düğüne gittik de...

Benim için yine klasik bi düğün macerası… Herkes düğün için hazırlanır. Böylece düğün macerasının ilk adımları atılır…
Yolda işte nasıl bir yere gidilecek veya kimler orada olacak gibi konular tartışılır.
Düğün yerine varılır. Anne ve babalar karşılarlar. İşte klasik hep aynı olaylar biliyorsunuz zaten…
Ama nedense annem o gün mor bir şey giymişti…Ve sanki bu senenin modası mor gibi herkes mor giymişti…Etraf da karanlık…

…ve şov başlıyor.

 Her morluya annem diye sarılarak veya elini tutarak çoğu bayanla ilginç bir tanışmam oldu…Ama bir sorun vardı. O da şuydu;  insanların eşleri, arkadaşları veya nişanlılarıyla da tanışmıştım :D Bunun dışında hiçbiri annem değildi...
En uygun fotoğraf bu. Keşke düğünde çekseydim :D

En son dışarı çıktım orada arıyorum böyle köşede birisi duruyor atladı atlayacak aşağıya. O anda annemi düşünerek hemen oradaki insanlarla beraber onu kurtardım… Ama yine annem çıkmadı ve o andan itibaren yaşadığım bütün olaylara sesli bir tepki verdim…Küfürler de birbirini izledi… Bu arada o morlulardan bazılarının sabah beni Facebook’ta eklediğini gördüm…

Peki esas kişi annem nerede… Arkamdaki masada oturuyormuş…

*bir arkadaşın anısı...
                                                                         

Oy Oy Eminem...

Noel Dayı ve Eminem

Aldığım bir dergi, Eminem posteri vermiş..
Uzun uzun baktım postere...
Eminem'in pek az (hatta hiç de denilebilir) şarkısını dinledim. Dinlemişimdir ya da. Bilmiyorum. Ama mutlaka dinlemişimdir.
Aklıma şey geldi, 8-9 yaşındayken ''Noel Dayı ve Eminem'' diye videolar izlemiştim. Bir an o videoları izlemek geldi içimden. Sonra düşündüm, yok abi izlemem bir daha öyle videolar falan...
Neyse.


Sevgiler...
Bunu görünce garip oldum....


Ağustos 21, 2010

Annem Danino Almıııış!

Dümdüz Danino
Tertemiz Jelatin




Bugün annemler alışverişe çıktı.
Poşetleri mutfağa taşıdım falan. Bi baktım, Danino vaar! :O
Acayip de sıkıldım. Hava da sıcak. 
Hemen Danino'yu açtım. Dümdüz! Üstü dümdüz. Hiçbir tümsek yok müthiş bir şey. Üstündeki jelatine bile bulaşmamış!
Müthiş mutlu oldum yaa... İnanamadım gözlerime.
Yemeye başladım...                                                                
Ve o danino maksimum 35 saniyede bitti...




Bitmiş ve Hakarete Uğramış Danino




                                          

Ağustos 20, 2010

Boston Celtics  ve Los Angeles Lakers
      

 Okul sürecinden itibaren devam eden bu rekabet yaz aylarında NBA finalleri sayesinde  tavan yapmıştır….Klasik bir-iki arkadaşın arasındaki rekabetin sınırlarını zorlayan bu olayda bu iki genç son kozlarını  yaz aylarının başlangıcındaki NBA finallerinde paylaşacaklardı…Ama bu sene tek fark bu rekabetin bir otel odasında geçecek olmasıydı…:D
 Otele gidilecek sabah her şey hazırlanmış arkadaşlarla buluşulmuş ve görünürde herhangi bir sorun yoktu…Ama fark edilmeyen tek bir sorun vardı o da yine hastaydım…Otele gidilecek bu yolun azap olduğu  gence tek ilaç belki de NBA finalleri olacaktı…Benim gibi olan 6 genç odalara üçerli geçmiştik…Odalara yerleşmiştik şimdilik herhangi bir sorun gözükmüyordu hatta kendimi daha da iyi hissediyordum…Bu yüzden kendini otelin aktivitelerine veren  6 kişi odalarına döndüklerinde hepsi yorgundu ama birisi, hastalığın tüm belirtilerini gösteren ben, artık arkadaşlarımı ikişer görmeye başlamıştım…(Ama bunun üstüne bile Ahmet’i yenebilmiştim basketbolda..) Akşam yemeğine neredeyse Boston’ın Lakers’a 4-0 yenilmiş gibi bir ruh hâliyle gittiğimi hayal meyal hatırlıyorum. Akşam yemeğini zor yemiş ve hemen odaya çekilip uyumak istemiştim…

 Odaya geldiğimizde otelin nimetlerinin başında gelen mini barındaki sınırları zorlayarak ve aynı odada kalan 3 genç olarak, gazlı içecekleri tüketmeye başladık…Su artık bizim için bir kola bir fanta bir gazoz olmuştu…Ne zaman birimiz koridorda baygın şekilde olduğu, benim ve Sarper’in de hayati belirti göstermediği bu anlarda, Ahmet’in içeri girmesiyle kendimize gelmiştik…Ahmet’in korkan bakışlarla bir bize birde etraftaki içeceklere baktığında 30-35 tane içeceği bitirdiğimizi fark ettik…Ama ilginç olan şu ki ateşim düşmüştü…. Ahmet diskodan bahsederken ben uyumaktan, Ahmet ayrandan bahsederken ben koladan bahsediyordum…Neyse gel zaman git zaman Boston’la Lakers’ın maçları başladı…Her maçta o kadar çok birbirimizle uğraşıyorduk ki…Uyuyan herkesi uyandırıyorduk…Odamıza her güneş doğduğunda birimiz sevinerek yatağına döndüğünde öbürü ise sevinene sataşarak, gece geçer ve herkes uykusuz kalır…Bir de ben hala hastayım… :D Her maçta şaşılacak bir olay oluyordu…Rajon Rondo’nun Lakers savunmasını yerden yere vurduğu anlarda; Kobe’nin durdurulamaz hücumlarını görüyorduk….Ray Allen bir NBA Finali maçında en çok üçlük rekoru kırdığı maçtan sonraki maçta 1/13’le başladığında; Gasol’ün pota altındaki üstünlüğünü görüyorduk…Glen Davis’in maçlarda ilginç roller üstlenerek maçları çevirmesi veya zafere götürmesinin yanında; Glen Davisin sevincini abartarak her yeri salyaya buladığını görüyorduk…Evet 7 gün doğumunun sonucunda finaller 4-3 Lakers’ın galibiyeti ile sona erdi…Ahmet’in insanı çileden çıkaran davranışlarına nerdeyse bir ay boyunca dayanmama neden olan bu 7 gün doğumu belki de unutamadığım  7 gün doğumu olacak….Her ne kadar yenilsek de Bu yaşadığımız heyecan bu rekabet unutamadığım olaylardan oldu…Önümüzdeki sene bu heyecanı yaşamak dileğiyle….


*bir arkadaşın anısı...